Türkiye’de 30 yıla aşkın müzik adına önemli işler çıkaran Hammer Müzik’ten, emektar Akmar pasajı sakini Enis Kızılkaya ile röportaj yaptık. Tadını çıkarın 🙂
Burak Batu Tunçel: Siz Hammer Müzik kadrosuna sonradan dahil oldunuz diye biliyorum.
Enis Kızılkaya: Evet, Hammer Müziği Haluk Ataklı yaklaşık 1991’de kuruyor. Öncesinde kaset satarak başlıyor, firmanın kuruluşu ise 1991. Benim burada çalışmaya başlamam ise Kasım 98.
BBT: Burayı keşfetmeniz ve çalışmaya başlamanız nasıl gerçekleşti?
EK: Ben Kocaeli’deydim öncesinde. Türkiye’de heavy metal anlamında kaset basan, bu işleri yapan en önemli firmalardan biri Hammer Müzikti. İşte dergilerden olsun biliyorduk, takip ediyorduk. Sonra ben üniversite yıllarımdayken dergi çıkarıyorduk bir tane, o zaman da Hammer Müzik ile bir dirsek temasımız olmuştu. Reklam falan veriyorlardı. Ondan sonra biz dergiye ortak yapmaya başladık. Benim okul bitince buraya gelmiştik, bizim dergideki ortak dedi ki “Ya sen Enis’i niye işe almıyorsun ki, tam senin işini yapacak adam”, Haluk da dedi ki “Doğru diyorsun, çalışır mısın?”. Dedim ki çalışırım, o gün bu gündür buradayız.
BBT: Sizce Hammer Müzik’in Türkiye metal camiasındaki önemi nedir?
EK: Bence çok önemli. Biz 98de buraya başladığım zaman yanda Zihni var, Atlantis var ve hepsi heavy metal dalında albüm yapıyorlardı, lisans alıp kaset basıyorlardı vs. Şu anda onlar metalle ilgi çok bir şeyler yapmıyorlar, Türkiye’de metal için bir şeyler yapan bir tek Hammer Müzik kaldı. Albüm yayınlama olsun, albüm getirme olsun, konser organizasyonları olsun.
BBT: Bir “record store” olarak dijital müzik hakkında düşünceleriniz nedir?
EK: Biliyorsun en başlarda çekim kaset vardı, ondan sonra çekim cd başladı, ondan sonra korsan download başladı, ondan sonra Spotify vesaireler var. Eskiden çekmeyin orijinal alın diyordun ama Metallica bile Napster’a dava açmıştı. En son herkes bu dijital dünyayla kavga edemeyeceğini anladı, bunu olumlu kullanmanın yollarının peşine düştü. Hem Spotify (ve benzerleri) dinlemeler üzerine sanatçılara telif ödüyor. Bir de yeni bir grup keşfedip onun plağını cdsini almak açısından da dinleyip öğrenmek açısından da iyi. Eskiden bir grup çıktığında dergide okurdun kritiğini, ona göre albümü alırdın. Dinlediğinde beğenmeyebilirdin, hayal kırıklığı olabilirdi. Şimdi cdler, plaklar baya da para. Atıyorum, sen Slayer’ın yeni albümünü alacaksın, öncesinde çıktığı gün hemen internetten açıyorsun Spotify’dan baştan sona dinliyorsun. “Güzel albüm yapmışlar, buna para veririm” diyorsun albümü alıyorsun.
BBT: Müziğe ulaşmanın zor olduğu zamanlara özlem duyuyor musunuz?
EK: Yani bizim için o hala geçerli. Biz aynı eski ruhlar yaşıyoruz ama gençler o yılları yaşamadıkları için çok bilemiyorlar. Sen bir albüme çok kolay eriştiğin zamanlarda, o albümün senin için önemi çok fazla önemi olmuyor. Bizim zamanımızda da giderdik kasetçiye, bir kaset alırdık ve o kasedi günlerce çevire çevire dinlerdik. Kapağındaki her şeyi okurduk vesaire (çok bir şey olmazdı teşekkür listesine kadar). Grup elemanlarının fotoğrafına bakardık, yeni gruplar keşfetmeye çalışırdık. O zamanlar internet yok, odana girdiğin zaman bir kaset çaların var, bir de dergilerin var. Şu an odana giriyorsun elinde telefon, bilgisayar varsa bütün dünya ayaklarının altında. O gruptan başlayıp bu gruptan çıkıyorsun. O açıdan günde 100 albüm de dinleyebilirsin. O 100 albümü de dinleyince onların sana kattığı ve senin onlara verdiğin değer azalıyor tabii ki.
BBT: Hammer Müzik metal müzik çıkartan bir firma olarak biliniyor aslında farklı projelerde de çalışmalarınız var. Mesela rap albümleriniz var Ceza ve Sagopa Kajmer’den.
EK: (Bir de Sema diye bir şey vardı, o da daha Türk müziği gibi bir şey.) Şimdi rap Türkiye’de çok popüler ama biz yaptığımız zaman o da undergrounddu mesela. Heavy metal gibi çok fazla insana ulaşamıyordu. Biz Cezaları çıkardığımızda gazeteler yer vermiyordu, televizyonlarda yer vermiyorlardı. Bizim yaptığımız albümlerin sonrasında rap de kendini ispat etti. Şu an rap de iyi bir yerde ama biz de artık raple çok uğraşmak istemediğimiz için rapi bıraktık, gene heavy metale döndük.
BBT: Son zamanlarda metale talep artmış gibi gözüküyor. 10 senelik gruplar büyük stadyumları doldurabiliyor-
EK: Bizim ülkemizin özelinde Metallica haricinde hiçbir grup stadyum dolduramaz. 93te Metallica ilk konsere geldiğinde Star’ın ana haber bültenlerinden tut, her yerde çıkmıştı. O zaman heavy metal daha popüler olmuştu. Tabii zaman içerisinde azaldı. Türkiye’deki gençlerin metal müziğe ilgisinin artması önemli büyük konserlerle oluyor her zaman. Metallica en son ne zaman gelmişti (İTÜ 2013, 7 yıl olmuş), şimdi Metallica gibi büyük bir grubun Türkiye’ye gelmesi sonucu senin yaşıtın birisi heavy metal dinlemiyorsa “Aa, heavy metal neymiş” deyip çevresi ilgi gösterdiği için onun da ilgi göstermesi oluyor. Çok büyük konser olmazsa da bir yerden sonra dönem dönem yakın zamanda biliyorsun Türkçe rap acayip popüler oldu, gençler daha çok rap dinliyor.
BBT: Ülkemiz metal scenei hakkındaki düşünceleriniz?
EK: İyi gruplar var ama dünyaya açılabilen gruplarımız çok az, çok kısıtlı. Bu da tamamen şeyle alakalı; biz Avrupa Birliği’ne üye değiliz, paramızın değeri çok düştü onun için dünya standartlarında iş yapmak, dünyaya açılmak kolay iş değil. İyi müzik yapan gruplarımız var ama bir Alman gruba göre maça 1-0 yenik başlıyorlar.
BBT: Sizce neden bizim gruplar neden yurtdışında albümler yapıyorlar?
EK: Yabancı firmalardan çıkarıyor gruplar albümleri, çünkü biz çıkardığımız zaman dışarı satamıyoruz, onun sebebi de ABye üye olmamamız. Gümrüktü bilmemneydi bir sürü sıkıntılar var bizim için. Ama Alman’ın öyle bir derdi yok. Almanya’da cd bastığı zaman Fransa’ya da gönderiyor, Amerika’ya da gönderiyor. Tabii, onların da parası daha değerli. Biz bütün yatarımları TL ile yapıp Euroyu kazanmaya çalışmamız lazım ama yapamıyoruz onu. Alman’ın 1000 euro koyması demek bizim için 9000 lira demek. Onun için 1000 euro büyük para değil ama bizim için 9000 lira büyük para.
BBT: Yabancı gruplarla da çalışmışlığınız var (Cemetery of Scream, Captor, vb…). Onlar neden sizi tercih etti?
EK: O dönem biz de yurtdışında oldukça aktiftik. Yurtdışındaki müzik fuarlarına gidiyorduk, dağıtımcılarımız vardı vs… Biz de grup arıyorduk. Türk gruplar haricinde, yabancı gruplar da. Yayınladığımız zaman yurtdışında farklı kitlelere de ulaşırız diye. Çok düşündüğümüz gibi olmadı ama yine böylece dışarıda da bir şeyler yapmış olduk.
BBT: Bir konser nasıl düzenlenir?
EK: Konser için öncelikle sevdiğimiz grupları getirmeye çalışıyoruz. Bakıyorsun sevdiğin grup turneye çıkıyorsa önceden çalıştığım acentalar mail atıyor diyor ki “X grubu şu şu tarihlerde turneye çıkacak. Turne dahilinde de Türkiye’ye gelmek istiyor, size uyar mı? Uyarsa teklif verin”. Sen de bakıyorsun ajandaya, hangi gün konser mekanı boş. Gruba teklif yapıyorsun parasal anlamda biletin satacağı rakamla alakalı olarak. Onlar kabul ederlerse uçağını alıyorsun, mekanları ayarlıyorsun, geliyorlar, havaalanından alıyorsun, mekana getiriyorsun, soundcheckini yapıyor, çalıyor, kuliste dinleniyor, oteline gidiyor, ertesi gün de uçup gidiyor.
BBT: Mektuplaşma falan mı yapıyorsunuz?
EK: Yok, eskiden ilk biz Overkill’i yaparken faks vardı, şimdi internette her şey. E-mail atıyorsun, telefondan Whatsapp’dan yazışmalar, vs.
BBT: Hammer’da çalışmak size ne kattı?
EK: Yani, ne katmış olabilir? Hayatı kattı. Ben kimsem, Hammer’da olduğum için oyum.
BBT: Gelecek hakkında ne düşünüyorsunuz?
EK: Yani, gittiği yere kadar burada devam. Teknoloji ne gösterecek, müzik nereye gidecek, nasıl devam edecek? Diyorlardı ki bundan bir 5-10 sene önce cd bitecek, müzik bitecek, böyle mağazalar kapanacak. Biz yıllardır ayaktayız, şimdilik de iyi gidiyor. Plak geri döndüğü için insanların fiziki ürün satın almaya bir ilgisi, talebi hala var. O sebeple de herhalde bir 20-25 yıl daha böyle gideriz diye düşünüyorum.
BONUS:
BBT: Atladığım bir soru varmış da, sizce neden yerli gruplarda ekstreme eğilim var?
EK: Aslında ekstrem müziği eğilim olmasının ötesinde, her tarzda grubumuz var.
BBT: (standı gösterir) Buradaki gruplardan bir tanesini seçsem death metal çıkma olasılığı çok yüksek.
EK: Evet. Death Metalin kitlesi ve piyasası diğer şeylere göre birazcık daha farklı. Mesela bir Alman firma Türk power metal grubuna albüm yapmayı tercih etmiyor. Çünkü power metalde hedeflenen satışlar vesaire daha yüksek. Türk grubunun belki ulaşamayacağını düşündüğünden Türk grupları albüm yapmıyor. Yani genelde death metalde grubun hangi ülkeden olduğu, kaç satacağı, öyle çok yüksek satışlara ulaşıp ulaşmayacağı öyle aşırı önemli değil. Death Metal piyasası birazcık daha ruhla ilerliyor. O sebeple Türk grupların daha fazla şansı var, ekstrem müzik gruplarının. Burada niye çok var dersen, biz ekstrem müziği daha fazla sevdiğimiz için burada birazcık daha ağırlıkta.
Yasmin Tara Akın: Yani death metal çok daha canlı. Mesela thrash adına yapılan yeni albümler o kadar ilgi duyulmuyor çünkü thrashi severler eskileri daha çok dinlemeyi tercih ediyorlar.
EK: Thrashin de yeni grupları var Warbringer var, vs. Bütün heavy metal tarzları aslında çok canlı. Her tarzda çok güzel albümler çıkıyor ama diyorum ya kişiden kişiye dinlenilen müzik fark ediyor. Ben death metali daha çok seviyorum. Sen mesela thrash metali daha çok seviyorsun. Megadeth falan mı dinliyorsun?
YTA: Yani hepsini dinliyorum-
EK: Bir numaran hangisi mesela?
YTA: Evet, thrash metal sanırım en sevdiğim genre ama death metal da çok seviyorum.
EK: Mesela biz de Iron Maiden da seviyoruz, her grubu dinliyoruz.
YTA: Internet sizce metalin gelişmesine sebep oldu mu?
EK: Tabii ki. Şimdi atıyorum; Facebook var, Twitter var, Instagram var. Yani eskiden dergilerde yazışmalar için köşeler olurdu. “Metallica dinliyorum, Sakarya’dayım, metalci gençler bana yazsın.” Şimdi Facebook’ta mesela belli bir grup üzerinden Adana’daki metalci bir insanla konuşup arkadaşlık yapabiliyorsun, tanışabiliyorsun. O mesela buraya bir konsere gelirse, bir araya gelebiliyorsun. O açıdan insanları bir araya getiriyor. Sanal bir alem olsa da bir şekilde insanları bir araya getirmek adına faydalı. Bizler için de fayda, aynı zamanda tanıtım için kolay. Yani ben bugün mesela bir konserin duyurusunu Facebook’tan koyduğum anda tüm Türkiye aynı anda ondan haberdar olabiliyor. Eskiden bir konser yapacağın zaman basılı dergiye bülten atardın, o belki bir ay sonra çıkacak, sokağa afiş asacaksın, adam oradan geçecek mi geçmeyecek mi belli değil. İnternet aleminde tanıtımlar vesaire de faydalı.
YTA: İyi, çok teşekkürler.